İşletmeniz podcast üretimine başlamak için gecikiyor mu?

İşletmenizi pazarlamak için bir podcast içerikleri üretmeyi düşünüyorsanız, hala başarılı olma potansiyeliniz var. Ancak yolunuza çıkan büyük bir sorun var: rekabet. Bunu aşmak için hangi adımları atabilirsiniz? Podcast’ler, size daha fazla tanıtım, ürün ve hizmetlerinizin reklamını yapmak için yerleşik bir platform sağlayan harika bir pazarlama aracı olabilir. Son on yılda, podcast’ler niş bir hobiden ana … Devamını oku…

Yol ayrımındaki Türkiye

Geçen yılın sonbaharında çıkan “Yol Ayrımındaki Türkiye” adlı kitabı bir türlü fırsat bulup okuyamamıştım. Yarıyıl tatilinde bir çırpıda okuyup bitirdim ve Türkiye’nin son on yılda nasıl büyük bir fırsatı kaçırdığını -gayet sağlam verilerle- bir kez daha gördüm… Kitabın yazarı Doç. Dr. Selçuk Şirin’i pek çoğunuz tanıyordur. New York Üniversitesi öğretim üyesi Selçuk Şirin, hem televizyonlardaki … Devamını oku…

Yunan halkı Avrupa’nın parasını gerçekten yedi mi?

Yunanistan’da olan bitenleri izliyor musunuz? Avrupa Birliği ve Almanya’yla olan pazarlıkları, görüşmeleri… İzlemenizi öneririm, gerçekten ilginç. Özellikle Almanya’nın tavrı Nuh deyip peygamber demeyen alacaklı tadında, günlerini gelen önerileri reddederek geçiriyor.

Aslında Yunanistan’ın borç kiriz yeni değil. Yeni olan Syriza‘nın iktidara gelmesiyle borç, alacaklı paradigmasındaki değişim. Hatırlayacaksınız 2008 buhranından sonra, Avrupa’da borç krizinin ortaya çıkmasıyla Yunanistan, İrlanda, İspanya, Portekiz gibi ülkeler sürdürülemez borç yükleriyle gündeme gelmiş ve Avrupa Birliği’nin büyük patronu Almanya gözetiminde hazırlanan kemer sıkma paketleri eşliğinde borç ödeme görüşmelerine başlanmıştı. Benjamin Franklin”in dediği gibi “Alacaklıların hafızası borçlulardan daha güçlüdür.” Yalnız hafızası mı? Hafızayı aradan çıkartalım, cümlenin doğrusunu bulalım; alacaklılar borçlulardan daha güçlüdür. Neden? Her şeyden önce borç verebilecek paraları, birikimleri olduğu için. Daha da önemlisi borç verebilecek kadar yasal düzenlemelere, ilişkilere ve daha başka ne gerekiyorsa ona sahip oldukları için…

Devamını oku…

Aynı şeyleri yapıp farklı bir sonuç beklemek!

Geçen yazımız “en kötü ihtimalleri” düşünmekle ilgiliydi. “En iyiye” odaklanabilmek için neler yapmamız gerektiğini ise bir sonraki yazıya bırakmıştık. Yapılması gerekenlerin bir bölümü için son dönemin modasına uyup Thomas Piketty’ye, Joseph Stiglitz’e filan atıfta bulunacağım, ama o bölümü de daha sonraya erteleyip “yapılmayanlar”dan söz etmek istiyorum. İstiyorum, çünkü bu hafta içinde Türkiye’nin iki büyük sanayi odasından arka arkaya gelen açıklamalar, koskoca bir ülkenin zamanı nasıl kötü kullanıp, ayağına gelen fırsatları nasıl teptiğinin ve bugünü kurtarmak adına kendini nasıl fakirliğe mahkûm ettiğinin en açık göstergesi.

Devamını oku…

Sürdürülebilir büyüme nasıl bir şeydir?

Son yıllarda Türk iş dünyasının da diline pelesenk ettiği en önemli ifadelerden birisidir sürdürülebilirlik. Hani şöyle bir baksanız firmaların kurumsal web sitelerine; vizyon-misyon paragraflarının çoğunda, “sürdürülebilirlik” ifadesinin muhakkak geçtiğini görürsünüz. Bu kavram, insana adeta 1990’lı yılların “kalite” kavramını hatırlatıyor. Nesteren Şencan Görgülü’nün yazısının devamını Pazarlama Dünyası.com’dan okuyabilirsiniz >>