Programatik satın alma, dijital dünyaya yeni diyebileceğimiz bir süre içerisinde girmiş olan, Türkiye’de ise çok yakın tarihlerde kullanılmaya başlanmış bir dijital satın alma yöntemidir. Bu reklamcılık biçiminde, öncelikle “öğrenme” süreci mevcuttur. Öğrenme sürecinde gelişmiş teknolojiler kullanıcı davranışlarını izler; onların nelerden hoşlandığını, nelere, ne zaman ihtiyaç duyduğunu ölçer ve bunları verilere dönüştürür. Öğrenme sürecinde ayrıca kullanıcıların sosyo-demografik bilgileri de veriler olarak analiz edilir. Böylece kullanıcılar karşısına çıkacak reklamlar için kullanıcıların davranışsal hareketleri yanında, kişinin yaşı, geliri, eğitim seviyesi, ikamet ettiği yer de önemli ölçüde kullanılacaktır.
Öğrenme sürecinden sonra işleyiş başlar ve reklamların hedeflemelerine göre kreatifler kullanıcıların karşısına çıkmaya başlar. Programatik satın almada bir kullanıcının öğrenme aşamasında kaydedilen verilerinin analiz edilmesi ve ona uygun reklamın karşısına çıkartılması 50 milisaniye gibi bir süre içinde gerçekleştirilir.
Programatik satın almalar genellikle CPA yani Cost per Acquisition üzerinden maliyetlendirilir. CPA, bir kullanıcının satın alma ya da form doldurma gibi bitirilmiş bir aksiyonu üzerine yapılan fiyatlandırmadır. Dijital dünyada “conversion” yani “dönüşüm” CPA’ye yakın bir terim olarak kabul edilebilir. Conversion’da da kullanıcının karşısına çıkan formu doldurması ya da onaylaması, alışveriş sepetine ürün eklemesi, üye olunması, içeriği paylaşması, yorum yazması gibi aksiyonları birer maliyet olarak kabul edilir.
Programatik satın almanın ortaya çıkmasıyla dijital dünyadaki reklamcılık alanı büyük bir değişime uğramıştır. Bu değişim sayesinde reklamveren şirketlerin hayal ettikleri “Return on Investment”a (ROI) ulaşma imkanının arttığı söz konusudur.