Önümüzdeki on yılın fırsatları ve tehlikeleri

Önümüzdeki on yılda bizi bekleyen fırsatlar ve tehlikeler neler? İnsanoğlu daha iyi bir yaşamın kapılarını aralayacak olanaklara sahip mi yoksa tehlikeler baskın mı çıkıyor? Geleceği inşa etmek için elimizde neler var?

Önceki yazımızda Trendwatching’in 2011 için belirlediği tüketici trendlerinden söz etmiştik. Bu yazıda da önümüzdeki yıllarda bizi bekleyen fırsatlardan ve tehlikelerden söz edelim isterseniz.
Önce fırsatlardan başlayalım. Gözlemlerimize göre önümüzde beş belirgin fırsat var;

1- Küresel ekonomide dönüşüm
İçinde bulunduğumuz yıllarda dünya kapitalizmi kendi iç dinamikleri sonucu yaşadığı 40-50 yıllık döngülerden birinin daha sonuna gelmiş durumda. Her biri kendi içinde refah, durgunluk, buhran ve gelişme dönemlerinden oluşan bu döngülerin biri daha tamamlamak üzere. Yaşanan küresel kriz, buhran aşamasına çoktan geçtiğimizi gösteriyor. Bunun ardından önümüzdeki on yıl içinde yeni teknolojiler ve inovasyonlarla yeni bir gelişme döneminin başlaması olasılığı son derece yüksek.

2- Bilimsel gelişmeler ve yeni teknolojiler
Yeni bir büyüme döneminin ateşleyicisi elbette yeni teknolojiler olacak. Bu yeni teknolojilerin başında genetik, biyoteknoloji ve nanoteknoloji geliyor. Sağlık, iletişim, internet, sibernetik gibi alanlarda yaşanacak hızlı gelişmeler ve özellikle “çevresel sürdürülebilirlik” kavramına odaklanmış yeni teknolojiler, önümüzdeki dönemin “Yeşil ekonomi” dönemi olacağını haber veriyor.

3- Hızlı kentleşme ve bireyselleşme
Geçen yazıda sözünü ettiğimiz gibi dünya nüfusu hızla kentlere taşınıyor ve önümüzdeki yıllarda daha fazla “birey” haline gelmiş toplumlarla karşılaşacağız. Kent kültürü bu hızlı göçle biraz erozyona uğrasa da, on yıl içinde yeni tüketim anlayışının, özellikle de yeşil ekonominin ortaya çıkartacağı yeni kent kültüründen söz etmeye başlayacağız. Halen önemli kavramlardan biri olan kişiselleştirme (customization) önemini daha da artıracak gibi görünüyor.

4- Daha fazla online ortam
Kullanıcının yarattığı içeriğe dayalı web 2.0’ın ardından önümüzdeki on yıl, online ve offline ortamın bütünleştiği web 3.0 dönemi olacak. Gerçeklik ve sanal ortamı birlikte, bir bütün olarak yaşayacağımız web 3.0 döneminde “zenginleştirilmiş gerçeklik” (Augmented reality), hayatımızın içine iyiden iyiye nüfuz etmeye başlayacak. Bu ortam ve bu dönem aynı zamanda fiziksel olarak “para”nın büyük ölçüde ortadan kalkmasına, alışveriş ve ödeme sistemlerinin olağanüstü çeşitlenmesine neden olacak.

5- Sosyal dengesizliklerin ortadan kaldırılması
Son yıllarda belki dikkatinizi çekmiştir; IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların yönetiminde hep sosyal demokratlar ve sosyalistler bulunuyor. Bunun nedeni dünyadaki yoksulluğun çok büyük bir tehlike olarak görülmesi ve yoksullukla mücadele zorunluluğu. Bu konuda şu ana kadar alınan sonuçlar pek tatmin edici değil. Zira zengin ülkeler kriz nedeniyle daha çok kendi dertlerine düşmüş durumdalar, ancak yoksullukla mücadele ve sosyal inovasyon gibi konular, önümüzdeki on yılın en sıcak gündemlerinden birini oluşturacak.

Tabii bütün bu fırsatlar aynı zamanda içlerinde ciddi bir tehlike potansiyeli de barındırıyor.

İnsanlığın ortak aklı bu tehlikeler karşısında çözümler geliştiremezse, bu fırsatların bir anda olumsuzluğa dönüşmesi de mümkün. Bu tehlikeleri de kısaca sıralayalım:

1- Çevresel felaketler: Küresel ısınmaya bağlı doğal felaketler ve kıtlık

2- Ekonomik sarsıntılar: Finansal krizin derinleşmesi, bölgesel ekonomik çöküntüler ve buna bağlı içe kapanma eğilimleri

3- Sosyal patlamalar ve savaşlar: Eşitsizlik ve sosyal politikaların yetersizliği karşısında ortaya çıkabilecek sosyal patlamalar. Bunun yanında küresel çıkar çatışmaları sonucunda bölgesel veya küresel savaş tehditleri.

4- Eğitimsizlik–cahillik: Sosyal dengesizliklerin bir sonucu olarak özellikle Türkiye gibi gelişen ekonomilerde niteliksiz insan nüfusunun artması, bu eğitimsizlik ve niteliksizliğe bağlı olarak yoksulluğun ve şiddet eğiliminin tırmanması, rekabet gücünün düşmesi.

5- Nüfus artışı ve yaşlanma: Kısa süre içinde 7 milyar kişiyi aşacak dünya nüfusunun yarattığı tehlikeler. Gıda ve su sorunu başta olmak üzere artan nüfusun tüketim beklentilerinin neden olacağı sosyal sorunlar yanında, tüketici nüfusun artmasıyla derinleşen çevresel sorunlar. Ayrıca yaşam süresinin uzamasıyla üretici olmaktan çıkan yaşlı nüfusun neden olacağı sorunlar.

Önümüzdeki yıllarda umarız ki bu fırsatlar, saydığımız tehlikelere üstün gelir ve dünyanın her yerinde insanlar daha iyi bir hayata doğru adım atar.

Yorum yapın