Daha önce de dediğimiz gibi yılın son üç ayı pazarlama uzmanları açısından oldukça hareketli geçti. Son olarak 10-11 Aralık’ta bir Pazarlama Zirvesi’ni daha idrak ederek bu yılın pazarlama konferanslarını tamamlamış olduk.
Bu yıl onuncu kez gerçekleştirilen Pazarlama Zirvesi’nin başlığı, “Reset, rethink, recreate”ti (Sıfırla, yeniden düşün, yeniden yarat). Konuşmacılar, burada da sıkça vurguladığımız gibi, ekonominin ve buna bağlı olarak pazarlamanın değişen kurallarının, daha fazla insan ve daha fazla değer odaklı düşünmemizi zorunlu kıldığını anlattı. Değer yaratmak, deneyim oluşturmak, dürüstlük, samimiyet, güven bu yeni çağın en önemli kavramları arasında yer alıyor.
Konferansta sözün dönüp dolaşıp geldiği yerlerden bir tanesi de hata yapmanın ve yapılan hataları bir deneyime dönüştürmenin değer yaratma konusundaki önemiydi. Hatırlarsınız, eylül ayında Turkcell’in konuğu olarak İstanbul’a gelen Malcolm Gladwell’den söz ederken hiç bir başarının damdan düşer gibi ortaya çıkmadığını, insanları ve kurumları başarılı sonuçlara taşıyan şeyin çoğu kez arkalarında bıraktıkları başarısızlıklar olduğunu anlatmıştık. Dünyanın önde gelen danışmanlık şirketlerinden Rogers&Peppers’ın ortağı Don Peppers, müşteri değeri ve kulaktan kulağa pazarlamanın inceliklerinden söz ettiği sunumunda “Başarılı şirketler, büyük başarısızlıklardan ders çıkartan şirketlerdir” diyerek aynı noktaya vurgu yaptı. Peppers’a göre akıllı bir şekilde başarısızlığa uğramak, inovasyonun birinci kuralı. Peppers, ilk kez motorlu bir uçak yapmayı başaran -bu konu halen tartışmalı olduğu için ilklerden biri diyelim- Wright Kardeşler’in 200 başarısız kanat tasarımından sonra uçmayı başarmasını “akıllı başarısızlıkların” tipik bir örneği olarak sayıyor.
Deneyim ekonomisinden söz eden Joe Pine da konuşmasının son bölümünde dürüstlük ve samimiyetin önemine vurgu yaptı. “Önemli olan gerçek olmaktır, gerçek olduğunuzu söylemekle otantik olunmaz” diyen Pine, “kendine doğru” olmanın öneminden söz etti. Bizim kelimelerimizle ifade edecek olursak “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” mesajını veren Pine’ın bu düşüncesini Peppers da destekliyordu. Kulaktan kulağa pazarlama konusunda şirketlerin çok dikkatli olması gerektiğinden söz eden Peppers, “Eğer sosyal ortamlarda otantik ve samimi değilseniz, yaptığınız şeyin yapaylığını insanlar kısa sürede fark eder, bu da sonunuz olabilir” uyarısında bulundu.
Tabii konferansın en renkli ve eğlenceli sunumunu yine Dr. Jonas Ridderstrale’nin gerçekleştirdiğini söylemek yanlış olmaz. Konuşmasının son bölümünde hataların önemine dikkat çeken İsveçli akademisyen, savaşta -aslında yaptığı hatalı hareket nedeniyle-yaralanan askere madalya verildiği gibi, iş dünyasında da büyük hataların madalyayla ödüllendirilmesi gerektiğini söyledi. Büyük bir hatanın belki de büyük bir değişimin yolunu açabileceğini vurgulayan Ridderstrale’ye göre, farklı düşüncelere, farklılıklara ve hatalara günümüzde artık daha fazla şans vermek gerekiyor.
Cesaret ve duygusal sermaye gibi kavramların önemine de dikkat çeken Ridderstrale, yaptığı işe inanmayanların cesur olamayacağını, cesur olamayanların insanları harekete geçiremeyeceğini, yeteneklerden yararlanamayacağını, sonuçta da fark yaratamayacağını söylüyor: “Şu anda şirketler neredeyse bir din icat ediyorlar. Bunun için de bir rüyanız, bir hayaliniz olmalı. Sony, Apple gibi şirketlerin, insanları harekete geçiren hayalleri var. Bu hayalleri de değerlerini paylaşarak canlı tutuyorlar.”
Ridderstrale’nin bu saptamasının, Don Peppers’ın “Asıl olan insandır” şeklinde özetlenebilecek vurgusuyla benzerliği de hayli dikkat çekici:
“Bilgisayarlarınız, makineleriniz ne kadar iyi olursa olsun sonunda dönüp dolaşıp mutlaka insana ihtiyacınız olacaktır. Yetkin ve bağlı çalışanların olduğu şirket canlıdır. Böyle şirketlere dokunduğunuzda size hemen tepki verir. Bunlar kendi kendini organize edebilen şirketlerdir. Kendi kendini organize eden şirketler başarılı olur. Şirketinizde her çalışanın kendi beynini şirket için kullanmasını sağlamanız gerekir.”
Bu konulara tekrar ve daha ayrıntılı şekilde döneceğimizi belirterek şimdilik sözümüze nokta koyalım.