2012 yılının en önemli 12 tüketici trendi – 2

Uluslararası tüketici trendlerini izleyen Trendwatching.com önümüzdeki on iki ay boyunca mutlaka dikkate alınması gereken en önemli 12 tüketici trendini biraraya getirdi. Her yıl  Trendwatching’in yıllık trend raporunun geniş bir özetini yayınlardık, ancak bu yıl Trendwatching’in Türkçe yayına başlaması nedeniyle Türkçe yayınladığı trend raporunu  sizlerle  aynen paylaşıyoruz. (İlk 6 trendi bir önceki yazıda bulabilirsiniz!)

7- Atıl kaynakların gücü (Idle sourcing)

2012’de crowd-sourcing yöntemiyle çözüm getirmek sayısız inovasyona ilham kaynağı olacak gibi görünüyor, özellikle katkıda bulunmak tüketiciler için bu kadar zahmetsiz hale gelmişken.

Crowd-sourcing trendinin 2012 yılında da işletmelerin klasik iş yapma süreçlerini sarsamaya devam edeceğinden ve sayısız inovasyona ilham vereceğinden emin olabilirsiniz. Sonuçta onlara bir şeye katkıda bulunma şansı verilmesi ve kendilerinden daha büyük ve önemli bir şeyin parçası olmak insanlar arasında her zaman popüler olmuştur.

Aslında tüketicilerin çoğu için – katkıda bulunmak istiyor olsalar dahi – katkıda bulunmak hem zor hem de zahmetli bir iş. Bu da 2012’de etrafta neden daha fazla IDLE SOURCING girişimi göreceğimizi açıklıyor: IDLE SOURCING, onarılması gereken yolları saptamaktan uzayda hayatın varlığına dair işaretler saptamaya kadar, herhangi bir şeye katkıda bulunmayı, son derece basit (ve de zahmetsiz) hale getiren ürün ve hizmetleri kapsayan bir trend.

Bir tek gelişme yeni olasılıkların doğması için yeterli: 2012’de sürekli internet bağlantısı, GPS ve hareket-tanıma fonksiyonu olan akıllı telefonların yaygınlaşması, tüketicilerin anlık olarak nerede oldukları ve ne yaptıkları ile ilgili datayı diğerleriyle paylaşmalarına imkân sağlayacak (bu fonksiyonları kullanmaya kendilerinin rıza göstermiş olduklarını varsayarsak elbette: önümüzdeki yılda da ateşli bir şekilde tartışılmaya devam edecek olan özel hayatın gizliliğinin korunması konusuna hiç girmeyelim şimdi).

İşte zihin açıcı iki IDLE SOURCING örneği:

  • Mart 2011’de Boston’da denemesi yapılan Street Bump (Sokak Çukuru) adındaki uygulama, akıllı telefon sensörlerini kullanarak oluşturduğu yol durumu haritasını, eş zamanlı olarak belediye yetkilileriyle paylaşıyor. Android tabanlı olan uygulama, aracı kullanan kişinin cep telefonunun akselerometre ve GPS teknolojisi sayesinde aracın nerede ve ne zaman çukura girdiğini kaydederek otomatik raporlama özelliğine sahip.
  • İsrailli crowd-sourcing temelli navigasyon uygulaması Waze Ekim 2011 itibariyle 45 ülkeden yedi milyon kullanıcı sayısına ulaştı. Uygulama ücretsiz navigasyon hizmeti vermenin yanı sıra, aynı bölgede bulunan kullanıcılar arasında yol durumu ile ilgili uyarıların canlı paylaşımını da sağlıyor. Kullanıcılar isterlerse oturum açıp arkadaşlarının bulunduğu lokasyonu görebiliyorlar.

8- Flawsome
2012’de tüketiciler kusurlarını göstermekten çekinmeyen, insancıl markaları bağırlarına basacak.

Trendlerin çoğu yenilikleri konu alsa da, aslında iş hayatında başarılı olmanın sırrı ‘yeni’ teknik ve teknolojilerden haberdar olmanın da ötesinde, tüketici kültürüne uygun hareket etmekten geçiyor.

2011 yılı tüketicilerin pek çok işletmenin sadece kendi çıkarlarına hizmet eden, düpedüz ahlakdışı (hatta yasal olmayan) faaliyetlerinden duyduğu nefretin yeni boyutlar kazanmasına sahne oldu. Ancak başarılı bir sene geçiren işletmeler (Patagonia! ve Ben & Jerry’s! gibi) kişilik sahibi olmakla kârlı bir işletme olmanın aslında birbirini dışlaması gerekmediğini gösteriyor. Aslına bakarsanız, 2012’de tüketiciler markaların kusursuz olmasını beklemeyecek; hatta FLAWSOME* ve temelde (ya da bir şekilde) insanî olan markaları bağırlarına basacaklarını bile söylemek mümkün. Hatalarını dürüstçe kabul eden, empati, cömertlik, alçakgönüllülük, esneklik, olgunluk gösteren, espiri anlayışına sahip ve -nasıl desek- biraz karakter ve insaniyet sahibi markalardan bahsediyoruz.

FLAWSOME yanınızı sergilemenin birçok güçlü ve orjinal yöntemi olabilir elbette. İşte biz de bunları tartışmak üzere Mart 2012’de sadece FLAWSOME ve HUMAN BRANDS’e (İNSANÎ MARKALAR) odaklanan bir Trend Briefing yayınlayacağız. Şimdilik, tek bir iyi FLAWSOME örneği vermekle yetinelim:

  • Amerikalı fast food perakende zinciri Domino’s 2011 Temmuz ayı boyunca New York şehrindeki Times Square’de kiraladığı açık hava reklam panosundan Twitter’da kendisi hakkında yapılan müşteri yorumlarını canlı olarak yayınladı (hem iyi hem de kötü olanları).

* Kabul ediyoruz TRYVERTISING’i saymazsak, evet, bu bugüne kadar uydurduğumuz en kötü trend ismi olabilir 😉

9- Ekran kültürü (Screen culture)
2012’de ‘hayat’, daha yaygın olarak karşımıza çıkacak olan, etrafımızı çepeçevre saracak, daha kişisel ve daha interaktif ekranlarda yaşanacak.

SCREEN CULTURE tek başına bir trend olmaktan ziyade bu Trend Briefing’de sözünü ettiğimiz pek çok trendin kendini ortaya koyacağı bir aracı platform olma özelliği taşıyor. 2012 üç mega-teknoloji akımın çakışmasına sahne olacak: ekranlar (bugün olduklarından da daha): yaygın / mobil / ucuz / online olacak; interaktif ve sezgisel özellikteki ekranlar (dokunmatik ekranlar, tabletler vs); ekranın ötesinde yer alanlar için arayüz (mobil internet ve yeni cihazlarla 2012’de giderek yaygınlaşıp sonunda adım başı rastlayacağımız bir teknoloji halini alacak olan ‘cloud’, yani bulut teknolojisi). İşin aslı, tüketiciler gelecekte ekranın kendisi ve ekran üzerinden ulaşılabilen özellikler dışındaki herşeyi görmezden gelecekler.

‘Online’ ile ‘offline’ın çakışması fenomeni (kısa süre önce yayınladığımız RETAIL RENAISSANCE (PERAKENDE RÖNESANSI) Trend Briefing’inin OFF=ON bölümüne bakın), tüketicilerin yeni ürün ve hizmetler keşfetmek ve mevcut seçenekler arasından tercih yapmak için arkadaşları, fan’ları ve takipçilerinden oluşan sosyal ağlarına başvurmasını anlatan THE F-FACTOR (F-FAKTÖR) trendi, ‘rahatlık/kolaylık/pratiklik’ gibi etkisini hiç yitirmeyen bir mega-trend veya INFOLUST trendi olsun, tüketici kültürünün her yere ve herşeye nüfuz edecek olan SCREEN CULTURE tarafından şekillendirilmesine ve bizatihi o platformda yaşanmasına hazırlıklı olun.

Ve hayır, ekranlardan ‘sıkılma’ veya ‘bıkma’ henüz söz konusu bile değil. Aslına bakarsanız, yukarıdaki video 2012 ve sonrasında dijital dünyasının yerlilerini bekleyen şeylerin sadece küçük bir bölümünü yansıtıyor. Rastgele birkaç göstergeden söz etmek gerekirse:

  • İngiliz süpermarket zinciri Sainsbury’s, televizyon kanalı Sky ile yaptığı ortaklık çerçevesinde, müşterilerine alışveriş sırasında önemli spor karşılaşmalarını arabalarına yerleştirilmiş olan ipad’ler üzerinden izleme imkânı sağlıyor. Sky Go trolley ismi verilen alışveriş arabalarında ayarlanabilir ipad tutucusu, hoparlör ve kendi kendine şarj olan güneş paneli bulunuyor. Sporseverlerin yapması gereken tek şey tablet bilgisayarlarına Sky Go uygulamasını indirmek ve tableti alışveriş arabasındaki bölüme yerleştirmek.
  • Avrupa Birliği Parlamentosu’nun “Parlamentarium”’u Avrupa’nın en çok ziyaretçi alan merkezlerinden biri. Parlamentarium’da ziyaretçilere Avrupa Birliği ülkelerindeki günlük hayatı anlatmak için interaktif multimedya kullanılarak 23 dilde tarihçe bilgisi veriliyor. 360-derece çepeçevre bir dijital ekran ziyaretçileri Avrupa Parlamentosu’nun kalbine götürürken, dokunmatik ekran uygulamaları üzerinden üye ülkeler hakkında detaylı bilgiye ulaşmak mümkün. Merkezin sunduğu benzersiz teknolojik olanaklardan biri de sunumların iPod Touch üzerinden 23 resmi AB dilinin tamamına çevrilebiliyor olması.
  • Güney Amerikalı mobil telekomünikasyon markası 8ta Ekim 2010’da mağazalarına dokunmatik vitrinler yerleştirdi. Bu ekran-vitrinler sayesinde müşteriler mağazada satılan ürünlerin katoloğuna yirmidört saat boyunca dilediklerinde ulaşabiliyorlar. Bir diğer Güney Afrika’lı şirket olan One Digital Media’nın geliştirdiği teknoloji sayesinde mağaza vitrinleri aynı zamanda hoparlör görevi de görüyor. ‘Fısıldayan vitrinler’ müşterilere ürünler hakkında sesli olarak bilgi veriyor. 8ta mağaza içinde ise ürünlerini masa, stand ve duvarlara gömülü ekranlar aracılığıyla sergiliyor.
  • Eylül 2011’de Sichuan’lı yemek zinciri Hao Di Lao ve Çinli teknoloji şirketi Huawei Hao Di Lao’nin Shanghai ve Beijing’deki restoranlarına görüntülü telefon ekranları yerleştirmek konusunda bir ortaklık içine girdiklerini duyurdu. Restoranlarda yemek yiyen müşteriler ekranları kullanarak görüntülerini uzaktaki yakınlarıyla paylaşabiliyorlar. Hao Di Lao müşterileri halihazırda masadaki iPad üzerinden yemek siparişi verebilmekte.

SCREEN CULTURE örnekleri artmaya devam edecek. 2012’de iPhone5 ve iPad3’e dikkat edin. Ve Kindle Fire’a. Son olarak da Aakash tablet’e.
2012’de TV setleri ve ekranlarının iyi bir revizyondan geçmesi beklenebilir: Apple iTV’den Samsung’un SmartTV’sine, GoogleTV’den LG’nin 3D projektörüne ve Sony’nin yeni çıkaracağı TV’lere kadar bir dizi yenilik yolda.
Dünyanın bir çok ülkesinde kış mevsiminin kendini hissettirmeye başlamasıyla Muji’nin ekran-dostu eldivenlerinin ve Etre’nin ürettiği bunların lüks versiyonlarının bu aralar yeniden piyasaya sunulmasını bekleyebilirsiniz.
Peki, yansıtma teknolojisi sayesinde tüm yüzeyleri birer ekrana dönüştüren giyilebilir bir cihaz prototipi olan (Redmond’daki Microsoft Araştırma laboratuvarları tarafından geliştirilen), OmniTouch‘a ne dersiniz? Veya 
Samsung’un esnek ekranlarına ya da içlerine vitrinli ekranlarına? Son olarak, Adidas Intel’in katkılarıyla mağazalarına müşterilerin dokunmatik bir ekran aracılığıyla tek seferde 8,000 ayakkabıyı taramasına izin veren bir Virtual Footwear Wall (Sanal Ayakkabı Duvarı) kurdu.
 Evet, SCREEN CULTURE gerçekten de önümüzdeki döneme damgasını vuracağa benziyor 😉

10- İkinci el (Recommerce)
Uyanık tüketiciler için ‘ürünleri kullandıktan sonra satmak’ 2012’de alışverişin yeni adı olacak.

Tüketicilerin geçmişte yaptıkları alışverişlerin mali değerini geri kazanması daha önce hiç bu kadar kolay olmamıştı.

Tüketiciler ev, araba gibi büyük ve dayanıklı malları her zaman alıp satmıştır; ancak 2012’de, neredeyse herşey tekrar satılmaya uygun görülecek; elektronik aletlerden giysilere ve hatta deneyimlere kadar. Yeni türeyen geri satın alma ve takas programları, online platformlar ve mobil pazar yerleri, ‘ellerindekini verip, daha üst bir modelin fiyatından düşürerek daha yeni bir modeli satın almak’ isteyen, bütçeleri üzerindeki baskıyı azaltma peşinde ve/veya çevre koruma ya da etik motivasyonlarla hareket eden tüketiciler için akıllıca ve pratik seçenekler sunmakta.

RECOMMERCE fenomeninin arkasında yatan üç önemli faktör şunlar:

  • NEXTISM: Tüketicilerin her daim ‘en son’ çıkan ürün ve hizmetlerin vadettiği yeni ve heyecan verici deneyimleri yaşamak için can atıyor olmaları.
  • STATUSPHERE: Bilinçli (ve çevre duyarlılığı taşıyan) alışverişin bireylere her geçen gün daha çok statü sağlıyor olması.
  • EXCUSUMPTION: Krizin vurduğu nakit sıkıntısı içindeki tüketicilerin daha az harcayarak mümkün olduğu kadar çok farklı deneyim yaşamaya ve satın alma yapmaya yönelik yaratıcı çözümlere sarılması.

Birkaç örnek:

  • Spor malzemeleri satan Fransız mağazalar zinciri Decathlon Ekim 2011’de bir hafta boyunca Trocathlon adını verdiği bir kampanya düzenleyerek müşterilerinden kullanılmış spor malzemelerini geri satın alıp, karşılığında altı ay geçerli indirim kuponları verdi.
  • Amerikan dış giyim markası Patagonia’nın Common Threads Initiative’inden ECO-CYCOLOGY trendi sırasında söz etmiştik. Şirketin Eylül 2011’de tüketicilerin kullanılmış ürünleri alıp satabilecekleri resmi bir pazar yeri oluşturmak üzere eBay’le ortaklık içine girmesiyle kampanya RECOMMERCE trendine de mükemmel bir örnek haline geldi.
  • Levi’s Singapur eski kot pantolonlarını mağazalarına getiren ve yeni bir kot pantolon satın alan müşterilerine 50 SGD anında indirim ve 50 SGD değerinde indirim kuponundan oluşan toplam 100 SGD’lık bir fırsat sundu.
  • Amerika’daki DealsGoRound internet sitesi kullanıcıların önceden satın almış oldukları Groupon, LivingSocial ve BuyWithMe fırsatlarını alıp satmalarına platform sağlıyor.
  • Ağustos 2011’de uygulamaya giren Amazon Student (Amazon Öğrenci) uygulaması sayesinde öğrenciler ellerindeki kullanılmış kitap, DVD, oyun veya elektronik aletlerin barkodlarını taratarak Amazon’un bu ürünleri alış fiyatını öğrenebiliyorlar. Eğer ürün kabul edilirse, gönderi etiketi üretiliyor ve kullanıcı söz konusu tutar değerinde Amazon hediye kartı kazanıyor.
  • İkinci el bilet alım-satım pazar yeri StubHub, Ağustos 2011 itibariyle uygulamasına mobil bilet fonksiyonunu ekledi. Bu fonksiyon sayesinde kullanıcılar organizasyonun bulunduğu mekanda, yazıcıya ihtiyaç duymadan ellerindeki bileti satma veya yeni bilet satın alma olanağına sahip oluyorlar.

 11- Emerging maturalism
Geleneksel olarak ‘tutucu’ kabul edilen gelişmekte olan pazarlardaki tecrübeli ve açık fikirli tüketiciler, 2012’de müstehcen denilebilecek, sözünü sakınmayan kampanya ve ürünlere yeşil ışık yakacak. 

MATURIALISM konusunda bir süre önce şunları söylemişiz: “(kendileri bizzat katılmasalar bile) farklı fikirlerin ifade edildiği, sansürsüz, gerçek diyolagların döndüğü bir dünyaya (özellikle internette!) maruz kalan tecrübeli tüketiciler, markaların kendilerine eski dönemlerin herşeye şaşıran, tecrübesiz, yolun başındaki tüketicileri gibi muamele etmesine daha fazla anlayış göstermeyecek. Çok daha dürüst diyaloglara, daha iddialı inovasyonlara, daha sıradışı tatlara, daha riskli deneyimlere alışan bu tüketiciler, markaların sınırları zorlamasından giderek daha çok hoşlanmaya başlayacaklar.”

Bu öngörü bugüne kadar daha ziyade gelişmiş pazarlardaki tüketiciler için geçerliydi Ancak 2012’den itibaren gelişmekte olan pazarlarda da MATURIALISTIC göstergelerin ortaya çıkması bekleniyor.

Neden mi? Çünkü aralarındaki kültürel farklılıklar ne olursa olsun dünya üzerindeki tüketici sınıfın ihtiyaç ve istekleri aslında büyük oranda ortak. Diğer yandan bu tüketicilerin hepsinin kentli tüketiciler sınıfına dahil olduğunu ve bu sınıfın ortak özelliklerini taşıdıklarını da unutmayalım (yani bunlar herşey ve herkesle daha çok bağlantı halinde, daha anlık yaşayan ve deneyip görmeye daha yatkın tüketiciler). Öyleyse, Çinli, Hintli ya da bir Türk markası iseniz, ya da gelişen pazarlarda ürünleri satılan batılı bir marka iseniz, 2012 birşeyleri biraz abartabileceğiniz bir yıl olacak.

Örnekler:

  • Diesel Hindistan 2011 yılında ‘Seks satar. Ancak biz maalesef kot pantolon satıyoruz’ başlığıyla düzenlediği mağaza-içi promosyon kampanyası kapsamında mağazalarından 150 USD’ın üzerinde alışveriş yapan müşterilerine muzip bir seks oyuncağı hediye etti. Suni deriden yapılmış ‘Knee J’ adı verilen dizliğin ambalajında müstehcen karikatürler ve ifadeler yer alıyordu.
  • Hintli kişisel bakım markası Cardiograph Corporation’ın elleri sterilize etmeye yönelik ürünü Sanitol için Mart 2011’de yayına giren reklam kampanyasında bir diğerinin özel bölgesine dokunan bir erkek ve elini diğerinin burnunun içine sokan iş arkadaşları gösteriliyordu. Reklamların amacı ellerde biriken mikroplara dikkat çekerek tüketicileri ellerini sterilize etmek konusunda ikna etmekti.
  • Amerikalı kişisel bakım ve ilaç üreticisi Johnson & Johnson, jinekolojik sağlık konusuna dikkat çekmek amacıyla Eylül 2011”de Çin”de düzenlediği internet reklam kampanyasının videosunda “V” (vajina, Çince“小V日记”) tarafından yazıldığı söylenen bir günlük yer almaktaydı. Reklam, kullanıcıları kampanyanın kendi mikrositesine yönlendiriyordu. Mikrositede kadın cinsel sağlığı ile ilgili çeşitli bilgilerin verildiği bir online günlük yer alıyordu. 30-sayfalık sanal kitapçıkta ilişkiler ve seksle ilgili olduğu kadar moda ve arkadaşlık konularında da çeşitli makale ve bilgilere ulaşmak mümkündü.

 12- İşaret et ve öğren (Point to know)
2012 anında görsel bilgiye ulaşmanın yılı olacak.

Metin formunda arama yapmak ve metin formundaki bilgi artık hemen hemen herkes için istenildiğinde ulaşılabilir bir şey haline geldi. Şimdi buna (faydalı) bir gerçek dünya unsuru eklemek konusunda yarış başladı – ‘gerçek dünya’ derken nesneleri ve hatta insanları kastediyoruz.

2012”de, bilinen (Uygulamalar! Zenginleştirilmiş Gerçeklik!) ve çok iyi bilinen (QR kodları!) teknoloji ve uygulamaların bir karışımı, tüketicilerin günlük hayatta anlık olarak karşılaştığı nesneler (ve hatta insanlar) ile ilgili onlara bilgi taşıyacak. Diğer trendlerin bazılarında da olduğu gibi, önümüzdeki 12 ay boyunca POINT & KNOW trendinin de fitilini ateşleyecek olan şey (cebimizden hiç ayırmadığımız) akıllı telefonlar olacak. Sonuçta anında bilgi ihtiyacı ve beklentisi SEE-HEAR-BUY (GÖRDÜM-DUYDUM-ALDIM) tüketicisinin içine işlemiş bir özellik. POINT & KNOW trendini pratik bir şekilde kullanmanızı öneririz: bilgiye derinlik katmak, bir hikaye anlatmak, ürünlerin kökenini göstermek, tüketicilerin fiyat karşılaştırması yapmasına imkân vermek, diğer tüketicilerin görüşlerine ulaşmasını sağlamak, e-ticaret vs. gibi, ne olursa olsun eğlenceli birşeyler yapmak için kullanmayı unutmayın!

Örnekler:

  • Google Goggles cep telefonu ile çekilmiş fotoğraflar üzerinden arama yapmaya imkân veren ücretsiz bir imaj tanıma uygulaması. Kullanıcılar nesnelerin, mekanların veya ürün barkodlarının resimlerini çekerek bunlar hakkında daha fazla bilgi sahibi olabiliyorlar.
  • Kasım 2011”de çıkan, Amazon Flow uygulamasının görüntü tanıma özelliğini kullanarak ürünlerle ilgili bilgi almak –ve satın alma yapmak– mümkün. Uygulama kitap, müzik ve film haricinde evde kullanılan pek çok ürünü de tanıyor.

  • Peki 2012”de POINT & KNOW teknolojilerin büyük babası sayılabilecek olan QR kodlarının sonunda patlamasına şahit olacak mıyız? Şu anda akıllı telefonlar sağolsun QR kodları her yerde ve tüketiciler de muhtemelen yavaş yavaş onlara alışmaya başlamış durumdalar. Ralph Lauren Eylül 2011”de polo oyuncusundan oluşan logosunu yansıtan QR kodlarını kullanarak bir kampanya düzenledi. Ralph Lauren mağazalarında gördükleri kodları tarayan müşteriler Amerika Açık Tenis Turnuvası”na bilet veya Ralph Lauren M-Commerce sitesinden ürün kazanma şansını elde ediyorlardı. Louis Vuitton gibi diğer lüks tüketim markaları da QR kodlarını güzelleştirmekle meşgul. İlginç, ilk kez lüks markalar bile e-kervanına katılmış durumda… 😉
  • Starbucks Ekim 2011”de müşterilerini mobil ödeme uygulaması ve sattığı kahve çeşitleri konularında eğitmeye yönelik bir QR kodlu promosyon kampanyası düzenledi.
  • Kanadalı ayakkabı tasarımcısı John Fluevog’un ‘Ask Clogs’ koleksiyonunda yer alan ayakkabıların her birinin topuğunda bir QR kodu var. Ayakkabıyı satın alan kişi QR kodunun linkindeki video sayesinde o ayakkabının imalattan mağazaya kadar geçirdiği süreci izleme şansına sahip oluyor.
  • Ekim 2011’de New York’da eticaret sitesi eBay, Amerikalı tasarımcı Jonathan Adler ve ünlüler, editörler, blog yazarları ve stilistler gibi ‘insanların tercihlerini yönlendiren bir grup insanın ortak çalışmasının ürünü olarak eBay Inspiration Shop (eBay İlham Mağazası) açıldı. Mağazanın sanal bir ekrandan oluşan vitrininde çeşitli elektronik, tekstil ve otomotiv ürünleri sergilenmekteydi ve ürünleri satın almak için, müşterilerin eBay”in mobil uygulamasını indirmeleri ya da QR kodunu taramaları gerekiyordu.
  • leafsnap resim tanıma teknolojisi sayesinde, çekilen resim üzerinden yapraklarına bakarak ağacın türünü söyleyen ücretsiz bir uygulama.
  • WeBIRD akıllı telefonu olan herkesin bir kuşun ötüşünü kaydedip bir sunucuya gönderek (birkaç saniye içinde) kuşun cinsi hakkında bilgi sahibi olmasına imkân sağlayan bir uygulama. WeBIRD’ün 2012 bahar göçü sırasında kullanıma sunulması planlanıyor.
  • Popular mobil müzik uygulaması Shazam (kullandığı müzik tanıma yazılımı sayesinde kullanıcının dinlemekte olduğu şarkının ismini ve sanatçısını tanımlayan, bu bilgiyi paylaşmasını ve ilgili müziği satın almasına imkân sağlayan bir uygulama) yetkilileri Haziran 2011’den önceki 12 aylık dönemde uygulamanın indirilme oranında haftalık olarak 100% artış gerçekleştiğini, 125 milyonun üzerindeki kullanıcının her gün dört milyon şarkı etiketlediğini açıkladı. Açıklamada her yıl Shazam üzerinden müzik satın almak için 100 milyon USD’dan fazla para harcandığı da belirtiyor. Benzer bir hizmet olarak Spotify ile ortaklaşa çalışan Midomi SoundHound’u da incelemenizi öneririz.
  • Carnegie Mellon University tarafından geliştirilen PittPatt fotoğraf ve videolardan belli bir kişiyi aramak için kullanılabilecek bir yüz tanıma aracı. Yüz tanıma yazılımı insan yüzlerini saptayıp 60 saniye içinde Facebook ve Google görselleriyle eşleştirebiliyor. Henüz geliştirilme aşamasında olan PittPatt Temmuz 2011’de Google tarafından satın alındı. Korkutucu? Belki. İlginç? Kesinlikle.

Yorum yapın